Genel

Cumhuriyetin 100. Yılı Kutlamalarını “Dini Etkinlik” Haline Getirme Çabalarından Derhal Vazgeçilmelidir!

Türkiye’de eğitim sistemi en temel bilimsel ilkelerden ve laik eğitim anlayışından hızla uzaklaşırken, uzun süredir dini kurallara göre yeniden biçimlendirilmeye çalışılmaktadır. Toplumsal yaşamın bütün alanlarında olduğu gibi, eğitim sisteminde de “tek din, tek mezhep” anlayışına dayalı siyasal-ideolojik kuşatma yaşanmaktadır.

Toplumsal yaşamı ve eğitim sistemini tamamen dini söylemler üzerinden biçimlendirme uygulamalarına her geçen gün yenileri eklenmektedir. Bu durumun son örneği Cumhuriyetin 100. Yılı kutlamaları ile ilgili olarak gündeme gelmiştir. Ankara Valiliği ve Ankara İl Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından Cumhuriyet’in 100. Yılı kutlamaları bir kutlama programı olmaktan çok, laiklik ilkesine aykırı olarak, resmî kurumlar tarafından düzenlenen bir “dini etkinlik” olarak planlamıştır.

Ankara Valiliği ve İl Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından ortaöğretim kurumlarına gönderilen programın başlığı “Cumhuriyetin 100. Yılı Anma Programı” olarak belirlenmiş, programın içeriği imam hatip öğrencileri tarafından hazırlanmıştır. 23 Ekim günü Talim ve Terbiye Kurulu Konferans Salonu’nda gerçekleştirilecek olan “Cumhuriyetin 100. Yılı Anma Programı” çerçevesinde ‘Kur’an-ı Kerim Tilaveti’, ‘Cumhuriyetimizin 100. Yılında 100 Hatim Duası’ gibi başlıkların yer alması dikkat çekicidir. Resmi devlet kurumlarının hemen her konuda olduğu gibi, Cumhuriyetin 100. Yılı kutlamalarını da dini etkinlik haline getirmek istemesi, laiklik ilkesine temelden aykırıdır ve kabul edilemez bir durumdur.

Değişik din, mezhep, inanç ve dünya görüşünden insanların gerçek anlamda “eşit yurttaş” olarak kabul edilmesi, devletin bütün inançlara eşit mesafede ve tarafsız olmasına, günlük yaşamın her alanında okulda, iş yerinde, üniversitede, sokakta, farklı kimlik, inanç ve dünya görüşleri arasında ayrım yapılmamasına bağlıdır.

Devletin bütün inanç, kimlik ve dünya görüşleri karşısında eşit mesafede ve tarafsız olması gerekirken, sadece belli bir inanç sisteminin kurallarını ve değerler sistemini her fırsatta gündeme getirerek tüm topluma dayatması kabul edilemez. Eğitim sisteminin ve toplumsal yaşamın bütün alanlarının, iktidarın siyasal-ideolojik çizgisine göre biçimlendirilmek istenmesi ve kamu kurumlarının bu amacı gerçekleştirmek için seferber edilmesi doğru değildir. Devlet kurumları inanç alanını iktidarın siyasal çıkarları için istismar etmekten vazgeçmelidir.