Genel

Türkiye’de Gazeteci Olmak

Gerçeğin ve doğrunun peşinden koşan gazetecilerin günü bugün. İster haber peşinde, ister hapis hücresinde, ister sürgün ilinde, ister gerçeği ararken toprağa düşmüş olsun.

Gazetecilik sadece bir ajansta çalışmak, haber sunmak, kamera omuzlamak, mikrofon uzatmak veya gazetede köşe kapmak değildir. Gerçeği her ne pahasına olursa olsun halka tüm çıplaklığıyla sunmaktır. Uğur Mumcu, Metin Göktepe, Abdi İpekçi… olmaktır.

Gazeteciler için kocaman bir hapishaneye dönüşen günümüz Türkiye’sinde gazetecilik yapmak hem zor hem de zor olduğu kadar hayati olmaya başlamıştır. İktidarın devasa borusunun öttürmeyi  vazife edinmiş, bütün televizyon, gazete, radyo ve sosyal medya köşelerine tünemiş, birer yalan makinesine dönüşmüş, gerçeği yalnızca gerçeği tahrip edeceğine yemin etmiş, mafyayla,  siyasilerle ve mafyatik siyasilerle sürekli bir balayı havasında, gazeteci olduğunu iddia eden neo-çetelerin tekelinde bugün maalesef gazetecilik.

Dünya ölçeğinde gazetecilik yapmak hali hazırda zorken otoriter/totaliter rejimlerde neredeyse imkansızdır. Mart 2021 tarihi itibariyle Türkiye tutuklu gazeteci sayısında dünyada en yüksek ülke konumunda. Mart’tan bu yana ikinci ile arayı açmış olması muhtemel. Bu bilgi Türkiye’nin nasıl yönetildiğine dair somut bir done veriyor sanırım. Yurt dışına çıkmak zorunda kalan, sürgünde yaşayan, basın kartları iptal edilen ve gazetecilik yapmasına izin verilmeyen gazetecileri saymıyorum bile.

Bugün 10 Ocak Dünya Gazeteciler Günü. Ve ne zaman gazeteci-Türkiye sözcüklerini bir arada kullansam aklıma yere yüzüstü düşmüş , üstü gazeteyle örtülmüş, ayakkabısının tabanı delik bir adam geliyor.

10 Ocak Dünya Gazeteciler Günü kutlu olsun…