Genel

Okul Öncesi Eğitim Kurumlarında Katkı Payına Dava Açtık

14 Ekim 2023 gün ve 32339 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren Milli Eğitim Bakanlığı Okul Öncesi Eğitim ve İlköğretim Kurumları Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin;

  1. maddesinin 2. fıkrasındaki “… Haftalık ders programı; engelli öğretmenlerin, bakmakla yükümlü olduğu engelli yakını olan öğretmenlerin ve 36 ayını doldurmamış çocuğu olan öğretmenlerin tercihleri dikkate alınarak okulun genel işleyişini bozmayacak şekilde hazırlanır. ” cümlesinin,

Mazeretlere sınırlılık getirerek eşitsizlik ve mağduriyet oluşturacağı gibi, sadece 36 ayını doldurmamış çocuklar için tanımlayarak kreş ve okul öncesi eğitim kurumlarının zorunlu ve yaygın halde bulunmadığı gerçekliğinden uzak olması,

  1. Yönetmeliğin 28. maddesinin ikinci fıkrasında ““(2) Bir üst sınıfa devam etmek için öğrencinin iki dönem puanının aritmetik ortalaması Türkçe dersi için 70,00’dan, diğer dersler için 50,00’dan az olamaz.” biçiminde değişiklik yapan 18 inci maddesinin,

Eğitim öğretim politikaları değiştirilmeden ders geçme notunun diğer dersler için 50’ye yükseltilirken Türkçe dersi için 70’e yükseltilmesi, anlama bilgisi ile ilgili eksikliklerin sınıf geçme sorununa indirgenmesi, dersler bazında eşitsizliğe yol açması ve özellikle yerleşik veya farklı statülerle ülkede yaşayan anadili farklı öğrenciler için eşitsizliğe yol açacak olması,

  1. Yönetmeliğin 67. maddesinde 26. madde ile yapılan değişikliğin ve bu değişiklik ile doğrudan bağlantılı Geçici 2. maddesinin,

Okul öncesi eğitimin zorunlu ve ücretsiz olması gerekirken ‘ödenmesi zorunlu ücret katkı payı’ düzenlemesinin temel ve yasal haklara aykırı olması,

  1. maddesi ile Yönetmeliğin 81. maddesinin altıncı fıkrasındaki “(6) Okul öncesi eğitim ve ilköğretim kurumları ile yatılı bölge ortaokullarının pansiyon kısımlarında ibadet İhtiyaçlarının karşılanması amacıyla doğal aydınlatmalı uygun mekânda mescit açılır.” cümlesinin,

Çocuk Hakları Sözleşmesi, Milli Eğitim Kanunu ile Anayasa gibi kanunlarla tanımlanmış laiklik ilkesine aykırı olması nedeniyle, öncelikle yürütmenin durdurulması daha sonra iptali istemli dava açılmıştır.