Genel

Maraş Katliamını Unutmadık, Unutturmayacağız!

Türkiye’yi 12 Eylül darbesine götüren sürecin önemli dönemeçlerinden biri olan Maraş katliamının üzerinden 45 yıl geçti. 19–26 Aralık 1978 tarihleri arasında, başından sonuna kadar örgütlü bir şekilde hayata geçirilen katliamın gerçek failleri bilinmesine rağmen hiçbir zaman ortaya çıkarılmamıştır.

19 Aralık 1978 gecesi, Maraş’ta Çiçek Sineması’na bomba atıldığı yönündeki yalan haberlerle başlatılan ve kentte bilinçli olarak tırmandırılan Alevi-Sünni gerginliği, kısa süre içinde Alevilere yönelik acımasız saldırılar üzerinden kanlı bir katliama dönüştürülmüştür. Maraş katliamı sürecinde yaşananlar, ülke tarihinin en vahşi, en kanlı katliamlarından birisinin yaşanmasına neden olmuştur.

20 Aralık’ta Alevilerin oturduğu bir kıraathane bombalanmış, 21 Aralık’ta iki TÖB-DER’li öğretmen, faşistler tarafından katledilmiştir. 22 Aralık’ta cenaze töreni sırasında halka saldıran gerici faşist güçler, kalabalığı dağıttıktan sonra kent merkezine yürüyüşe geçmiş, polis engeli ile karşılaşmadan kent merkezinde bulunan Alevilerin iş yerlerini tahrip ederek üç kişiyi katletmiştir. 23 Aralık’ta ‘polis-halk çatışmasını’ önlemek bahanesiyle kentteki bütün polislerin geri çekilmesi sonrasında, 24 Aralık’ta çevre il ve ilçelerden getirilen silahlı faşist grupların saldırıları ile Alevilerin yaşadığı mahallelerde ülke tarihinin en acımasız katliamlarından birisi yaşanmıştır.

Maraş’ta insanlar; kadın, çocuk, genç, yaşlı, hamile, hasta, yaralı ayrımı yapılmaksızın devletin gözü önünde göz göre göre katledilmiştir. Ancak 26 Aralık’ta durdurulan saldırılarda resmi kayıtlara göre 111 kişi hayatını kaybetmiş, yüzlerce kişi yaralanmıştır. Ancak katliamda hayatını kaybedenlerin sayısının açıklanan rakamlardan çok daha fazla olduğu bilinmektedir. Katliam sonrası binlerce Alevi Maraş’ı terk etmek zorunda kalmış, katliamının sorumluları göstermelik olarak yargılanmış ve katliamın üzeri örtülmüştür.

Türkiye’de geçmişte halkları birbirine karşı kışkırtarak, kitlesel katliamlara ve cinayetlere zemin hazırlayanlar, bugün benzer siyasal-ideolojik yaklaşımlar üzerinden kışkırtıcı, ayrımcı ve kutuplaştırıcı politikalarına devam etmektedir. Geçmişte olduğu gibi, bugün de farklı kimlik, inanç ve siyasi düşünceden olanların iktidar güçlerinden cesaret alarak hedef haline getirildiği bilinmektedir. Geçmişte Maraş’ta, Çorum’da, Sivas’ta acımasızca katliam yapan ırkçı-faşist zihniyet ile kendilerinden farklı düşünen ve yaşayanları ‘hain’, ‘düşman’, hatta ‘terörist’ ilan edenler arasında hiçbir fark yoktur.

İnsanlığın hedef alındığı katliamları ve katliamların arkasındaki kirli ilişkileri unutmak değil hatırlamak, hafızalarımızdan sildirmek isteyenlere karşı inatla unutturmamak hepimizin görevidir. Üzerinden ne kadar süre geçmiş olursa olsun, insanlığa karşı işlenmiş suç olarak tarihe geçmiş olan Maraş’ı, Çorum’u, Sivas’ı, 10 Ekim Ankara katliamını ve arkasındaki güçleri unutmamız mümkün değildir.

Eğitim Sen olarak, Maraş katliamında ve sonrasında yaşanan bütün katliamlarda kaybettiğimiz canlarımızı bir kez daha saygıyla anıyor, dünyanın neresinde yaşanırsa yaşansın ‘insanlığa karşı suç’ niteliğinde olan bütün katliamları, ayrım yapmaksızın lanetliyoruz.