İNSANCA BİR YAŞAM İÇİN İŞ BIRAKIYOR, ‘SEFALET ZAMMI’ DEĞİL, EMEĞİMİZİN KARŞILIĞINI İSTİYORUZ!
BİZİ sefalete mahkûm eden, emeğimizi değersizleştiren politikalara karşı bugün bir kez daha alanlardayız. Kamudaki 11 İş Kolunda örgütlü 5 Konfederasyonun üyeleri olarak; bugün tüm işyerlerimizde iş bırakıyor ve siyasi iktidarı uyarıyoruz!
Kamu emekçileri olarak, toplumun diğer kesimleri gibi, yıllardır artan enflasyon, hayat pahalılığı ve düşük zamlar karşısında yoksullaşmaya mahkûm ediliyoruz. Etkisini artıran ekonomik kriz, milyonların yaşamını daha da zorlaştırıyor. Alım gücümüz düşerken, en temel ihtiyaçlarımızı bile karşılamakta zorlanıyoruz. TÜİK enflasyon rakamlarıyla maaşlarımız mum gibi eriyor.
2025’i asgari ücrete %30, kamu emekçileri ve emeklilerine %11,54; SGK/bağkur emeklilerine %15,75’lik sefalet zamlarıyla karşıladık. Vergi ve harçlarda %44, KDV’de %81, ÖTV’de ise %51 artış yaşanacak. Bu utanç verici bir durumdur.
BİZ enflasyon ve vergi yükü karşısında ezilirken SERMAYE daha fazla kâr ediyor, vergi borçları bir bir siliniyor. Kamu kaynakları, halkın ihtiyaçları yerine sermayeye ve yandaşların projelerine aktarılıyor. Siyasi iktidarın “insanca yaşayacak ücret” taleplerimizi baskılayarak uyguladığı ekonomik program itiraz ediyoruz.
Vergide adaletin sağlanması, ek ödemelerin emekliliğe yansıtılması, insanca yaşayacak bir ücret; tüm kamu emekçilerinin ortak talebidir.
Adaletsiz vergi ve vergi dilimleri sistemi nedeniyle; ücretli çalışanlar, vergi avantajlarından yararlanan sermaye kesiminden daha çok vergi ödemektedir. Ücretlerimiz, birkaç ay içinde erimektedir. Nispi ve artan oranlı vergi sistemiyle servet vergisinin hayata geçirilmesi şarttır. Ücretli çalışanların vergi dilimi %10’da sabitlenmeli, temel ihtiyaç maddeleri üzerindeki dolaylı vergiler kaldırılmalıdır.
Maaşlarımızın neredeyse yarısını oluşturan ek ödemelerin emekliliğe yansıtılmaması ciddi gelir kaybına, emeklilikte “açlık sınırının altında” yaşamamıza yol açmaktadır. Bu “kayıt dışı çalıştırılma” halimize derhal son verilmeli, tüm ek ödemelerimiz emekliliğe yansıtılmalıdır.
Maaşlarımız, temel ihtiyaçlarımızı dahi karşılamamaktadır. Özellikle gıda, konut, ulaşım ve enerji gibi temel harcamalara yapılan zamlar karşısında, kamu emekçileri tarihin en hızlı yoksullaşma süreci yaşamıştır. İnsanca yaşayacak bir ücret, sadece ekonomik bir talep değil, aynı zamanda insani bir haktır. Geçim sıkıntısı çekmeden çocuklarımızın geleceğine güvenle bakabilmeli, sağlıklı bir yaşam sürdürebilmeliyiz. Bu nedenle, en düşük maaşımız yoksulluk sınırı temel alınarak, maaş artışlarımız da “Erdoğan-Şimşek Programı”na göre değil gerçek enflasyon oranının üzerinde ve refah payı eklenerek belirlenmelidir.
Tek adam rejiminde emekçilerin, asgari ücret tespit komisyonu, hakem heyeti dahil hiçbir pazarlık düzeneğinde, evrensel haklara uygun bir toplu sözleşme yasası ve hakkı bulunmamaktadır. Grev hakkının olmadığı bir toplu sözleşme süreci, kamu emekçilerinin iradesini yansıtmaktan uzaktır. Grevli toplu sözleşme hakkı, kamu emekçilerinin örgütlü mücadelesinin temelidir. Grev hakkımız, anayasal ve yasal güvenceye kavuşturulmalıdır.
Kamu emekçileri; bu ülkenin eğitimini, sağlığını, yerel yönetimlerini, altyapısını ve sosyal hizmetlerini omuzlarında taşıyanlardır. Alacağımız her zam, gerçek bir toplu sözleşme yasası ile teminat altına alınmalı ve taban aylığımıza dahil edilmelidir. Sarı sendikalar eliyle milyonlarca emekçiyi sefalet zamlarına, seyyanen zam gibi siyasal ulufelere mahkûm eden bu düzeni er ya da geç değiştireceğiz!
Emperyalist müdahalelerle yaratılan Ortadoğu’daki savaş, gericilik, göç, mültecilik, insan hakları ihlalleri ve antidemokratik uygulamalar karşısında; emekçilerin sofrasından çalan tüm güvenlikçi politikalara karşı, toplumsal üretiminin tekrar halka, kardeşliğe, uzlaşıya, laikliğe, çağdaşlığa, demokrasiye aktarılmasını talep ediyoruz.
Biliyoruz ki, gerçek demokrasinin tesisi, insan hak ve özgürlüklerinin güvence altına alınması ve toplumsal barışın inşası; mutlak olarak sofralarımızın büyümesine ve refahımızın artmasına yol açacaktır.
Bu doğrultuda kamu emekçileri olarak;
✓ Tüm emekçiler için insanca yaşanabilir bir ücret, emeklilik ve adil bir gelir dağılımı,
✓ Eşit işe; eşit ücret,
✓ En düşük memur maaşının acilen yoksulluk sınırının üzerine, 79.000 TL’ye çıkarılmasını,
✓ Barınmamızı imkansız hale getiren kira fiyatlarına karşı kira yardımı,
✓ Asgari ücretin, insan onuruna yaraşır bir ücret düzeyine çıkarılmasını,
✓ İşyerlerinde ücretsiz ve nitelikli kreşler açılmasını,
✓ Mülakata değil, liyakat ve niteliğe dayalı, kadrolu güvenceli istihdam,
✓ Seyyanen zamların, ek ödemelerin emekliliğe yansıtılmasını,
✓ Kamu kaynaklarının “müşteri garantili” projeler için değil, halk için kullanılmasını,
✓ Vergide adalet, nispi ve artan oranlı vergi sistemi, maaşlarımızın %10’luk 1. Vergi diliminde sabitlenmesini,
✓ Bizleri toplu sözleşme masası adı altında, tüm yetki ve kararın siyasi iktidarın iki dudağı arasına terk edildiği sahte sendika yasasına karşı, gerçek grevli bir toplu sözleşme düzenlemesi İSTİYORUZ!
Özetle; savaşa, ranta, faiz ödemelerine, sermayeye teşvike değil, halk için toplumsal cinsiyete duyarlı bütçe talep ediyoruz.
Bu haklı ve meşru taleplerimizin yerine getirilmemesi durumunda, mücadeleyi ve dayanışmayı yükselteceğimizi ve ülkemizin tüm meydanlarında eylemlerimize devam edeceğimizi buradan tüm kamuoyu ile paylaşıyoruz.
Yaşasın örgütlü mücadelemiz!
KESK Çanakkale Şubeler Platformu