Genel

Üniversitelere Vurulan Kelepçelere, Atanan Kayyumlara Karşı Herkesi Demokratik Mücadeleye Davet Ediyoruz!

Bilindiği gibi 2 Ocak 2021 tarihinde yayınlanan bir kararname ile Cumhurbaşkanı Erdoğan, eski AKP milletvekili aday adayı ve AK Parti Sarıyer İlçe Teşkilatı kurucusu Melih Bulu’yu siyasi bir hamle olarak Boğaziçi Üniversitesi’ne rektör olarak atadı. Öncelikle şunu belirtelim ki; 1980 darbesinden bu yana üniversite dışından atanan ilk rektör olan Melih Bulu’nun atamasını Boğaziçi akademisyenleri ve öğrencileri gibi bizler de anti-demokratik bir kayyum ataması olarak görüyor, Melih Bulu’nun rektörlüğünü de aynen diğer seçilmişlere atanan kayyumlar gibi kabul etmiyor, tanımıyoruz. Bizler; üniversitedeki ilk icraatı kampus kapılarına kelepçe vurmak olanların değil, seçme – seçilme haklarına, laik, akademik ve bilimsel eğitim hakkına, Anayasadan kaynaklanan her türlü demokratik hakkına sahip çıkanların yanındayız.

Demokrasi İsteyen Akademisyenleri ve Gençleri İtibarsızlaştıramayacaksınız!

Bu süreçte ise; tüm bu hukuksuzluğa, tepeden inmeciliğe, kayyum zihniyetine ve kampüslerinin kelepçelenmesine karşı demokratik yollarla ses çıkaran öğrenciler evlerinin kapıları, duvarları yıkılarak gözaltına alındılar. Bu gözaltı görüntüleri anında yandaş medya tarafından topluma servis edilerek öğrenciler itibarsızlaştırılmaya çalışıldı. Aynen daha önce hiçbir meşruluğu olmayan kanun hükmünde kararnamelerle ihraç edilen akademisyenlerin cüppelerinin polis postalları ile hınçla çiğnendiği gibi bu kez de üniversitelerini savunan öğrenciler darp edilerek itibarsızlaştırılmak istendi.

O da yetmedi protestolara katılan öğrencilerin aileleri Emniyet birimleri tarafından telefonla aranarak çocuklarının eylemlere katılmaması için ayrı bir kanaldan baskı oluşturulmaya başlandı. Bu gençler ki, Türkiye’nin en iyi üniversitelerinden birisi olan Boğaziçi Üniversitesi’ni kazanabilmek için sınavlarda derece alan, 18 yaşını aşmış bireylerdir. Fakat aynı emniyet güçleri gözaltına alırken, darp ederken, aynı gençlere karşı gayet de birey muamelesi yapmakta ve onlara karşı orantısız güç kullanmaktan asla çekinmemekte. Ayrıca bir konuyu daha bu vesileyle hatırlatmakta fayda var. Bugün bu ülkede 70 binden fazla üniversite öğrencisini tutuklamaktan imtina etmeyen iktidar ve emniyet güçleri Boğaziçili gençleri mi birey olarak görmüyor? Yok, eğer Boğaziçili gençler ve halen tutuklu yaklaşık 70 bin genç sizler için birer çocuksa, elinizi çocuklarımızın üzerinden çekin!

LGBTİ+ ‘ lara Yönelik Nefret Suçlarını Kınıyoruz!

Boğaziçi protestoları esnasında kampüste bulunan LGBTİ+ bireylere yönelik sistematik nefret suçları ise egemen siyasal erkin bulunduğu her alanda erkek egemenliği yükseltmeye çalışmasının somut bir ifadesi. LGBTİ+’ya ve kadınlara her fırsatta saldıran iktidar Boğaziçi protestolarında da yine LGBTİ+ bireyleri hedef gösterdi. Öyle ki; İçişleri Bakanlı Soylu’nun eylemlerin sorumluluğunu LGBTİ+’lara yüklemek için kullandığı “sapkın” ifadesinin yer aldığı paylaşıma Twitter tarafından “nefret davranışı ile kuralları ihlal gerekçesi” ile kısıtlama getirildi.

Dolayısıyla bugün öğrencilerin gözaltına alınması, siyasi iktidarın üniversitelerde özgür düşünceyi, bilimi, demokrasiyi, laikliği, barışı, eşitliği ve özgürlüğü savunan öğrencileri susturmak için yürüttüğü politikaların bir sonucu olarak görülmelidir.

Valilik Yasakları İle Demokrasi Talepleri Engellenemez!

Boğaziçi Protestoları tüm engellemelere, kapı – duvar kırmalara, öğrencilerin ailelerini aramalara, Ayşe Buğra nezdinde başta kadın akademisyenler olmak üzere tüm Boğaziçili akademisyenleri marjinalize etme çabalarına rağmen ülkede büyük bir destek görmeye başlayınca devreye hemen son zamanlarda artık sıklıkla karşılaştığımız valilik yasakları girdi. Birçok ilde olduğu gibi Çanakkale’de de 15 gün valilik kararı ile kentteki tüm eylem ve etkinlikler yasaklandı. Oysaki Çanakkale barışın kentidir. Çanakkale demokrasi ruhunu özümsemiş insanların kentidir. Bugüne dek kentteki tüm eylem ve etkinlikler barışçıl eylemler olmuş, talepler barışçıl bir şekilde dile getirilmiştir. Bu nedenle, Valilik kısıtlamaları başta Çanakkale olmak üzere tüm yerellerde demokrasi bilincini zedelemektedir. Bilinmelidir ki; bu tür yasaklar ne bugün ne de bundan sonra demokrasi ve adalet taleplerimizi engelleyemez, bizleri bunları talep etmekten vazgeçiremez!

Demokrasiye ve Adalete Vurulan Kelepçelere Karşı Herkesi Demokratik Mücadeleye Davet Ediyoruz!

Bizler KESK, DİSK, TTB ve TMMOB olarak; rejimin bizlere biçtiği tüm bu anti demokratik uygulamaları hep birlikte öreceğimiz demokratik mücadele yolları ile yırtabileceğimizi biliyoruz. Akademisyeni, öğrencisi, doktoru, kamu emekçisi, işçisi,  mühendisi, emeklisi, işsizi ile yan yana gelmenin bizi daha güçlü kıldığını, umutlarımızı çoğalttığını görüyoruz. Bu nedenle herkesi, atanan kayyum rektörü kabul etmeyen Boğaziçi Üniversitesi bileşenleriyle dayanışmaya, insan, toplum ve doğa yararına üniversite talebini yükseltmeye, demokratik seçme ve seçilme hakkının gaspına karşı mücadeleye destek olmaya davet ediyoruz.

Çanakkale DİSK

Çanakkale KESK Şubeler Platformu

Çanakkale Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği

Çanakkale Türk Tabipleri Birliği